25 Nisan 2016 Pazartesi

BAHÇELİ’DEN 55 YIL ÖNCE, "KÖPRÜLÜ DE TÜRKİYE’NİN BAŞINI AĞRITMIŞTI"; Mehmet Arif DEMİRER

BAHÇELİ’DEN 55 YIL ÖNCE
KÖPRÜLÜ DE TÜRKİYE’NİN BAŞINI AĞRITMIŞTI
Mehmet Arif DEMİRER
Köprülü; 27 Mayıs Darbesinden 8 gün sonra, 4 Haziran günü, durup dururken, hiç kimsenin aklında benzer bir iddia, şüphe yok iken, Yeni Sabah muhabirine bir açıklama yapmıştı. Darbe rejimlerinin değişmez kuralı (Yere düşene bir tekme de sen at) doğrultusunda Yeni Sabah Gazetesi de Köprülü’nün açıklamasını manşete taşımıştı:
“Fuat Köprülü 6 – 7 Olaylarını açıkladı. Köprülü, ‘Hadiseler, Fatin Rüştü Zorlu’nun ilhamı ile Menderes ve Gedik tarafından tertiplenmiştir’ dedi. ATA’nın Selanik’teki evini Menderes bombalatmış”
Demokrat Parti’nin dört kurucusundan bir olan Fuat Köprülü, Zorlu ve daha sonra Menderes’e yönelik kişisel husumet ve kıskançlık duygularına yenilerek, Türkiye’nin milli çıkarlarını unutarak, ne İstanbul Rumları ne de Yunanistan böyle bir suçlamada bulunmuşlar iken, olayları T. C. Hükümeti’nin sırtına yükleyivermişti.
Unuttuğu iki şey vardı: 6 Eylül 1955 tarihinde kendisi, suçladığı hükümette Başbakan Yardımcısı idi ve bu nedenle iddiası darbeciler tarafından alelacele Yassıada’ya taşınarak bir dava konusu yapılınca, “Sen de o hükümette idin, gel bakalım” denmiş ve muhbir Köprülü, tutuklu sanık oluvermişti.
Köprülü’nün Menderes-Zorlu husumeti o kadar derindi ki, Başbakanı ve İçişleri Bakanı’nı olayları tertiplemekle suçlarken, 6 Eylül 1955’te Demokrat Parti İstanbul İl Başkanı olan öz be öz oğlu Orhan Köprülü’nün de bu açıklama nedeniyle kendisi gibi Yassıada’da tutuklu yargılanması ihtimalini hiç düşünmemişti.
Köprülü’nün o talihsiz ve gerçekdışı suçlaması ile Yassıada’daki (3) numaralı dosyada görülen 6/7 Eylül Davası sonunda Menderes ve Zorlu’ya verilen altışar yıl hapis cezası kararı sayesinde o tarihe (1961) kadar uluslararası kamuoyunda “İstanbul’daki Rum Karşıtı Gösteriler”  olarak tanımlanan olaylar, POGROM ‘a dönüşmüştür. POGROM, Sovyet öncesi Rusya’da güvenlik güçlerinin, hükümetten aldıkları talimat doğrultusunda, azınlıklara karşı giriştikleri katliamdır.
Köprülü, kurucusu olduğu partiyi suçlarken konunun buralara gelebileceğini düşünmemişti.
Gelelim, 27 Mayıs’tan 55 yıl sonra Bahçeli’nin 7 Haziran sonrası akıldışı davranışlarına.
Bahçeli, 7 Haziran seçim sonuçlarını doğru algılayamadı. Seçim öncesi mitinglerde vatandaşlara verdiği, ülkeyi AKP’den kurtaracağı sözünü tamamen unuttu. Önce Meclis Başkanlığını ardından Başbakanlığı gümüş tepsiler üstünde AKP’ye hediye etti.
HDP’yi, tam PKK’nın kucağından çıkmak üzere iken, yeniden ve daha derin bir şekilde PKK ile birleştirdi.
Kendi partisini en yakın mesai arkadaşları ile mahkeme koridorlarına sürükledi.
Nasıl ki, 27 Mayıs’tan sonra kurduğu Yeni Demokrat Parti, Köprülü’nün politikaya geri dönüşünü sağlayamamıştı, Bahçeli de MHP’nin bugün içinde bulunduğu yargı sürecinden,  Olağanüstü ya da Olağan Kongre kararlarından hangisi çıkarsa çıksın, kaybeden tarafta olacaktır. 1960 yılında olduğu gibi, Bahçeli’nin bu davranışları sonunda asıl kaybeden Türkiye olacaktır, bir kişinin yanlış kişisel hesapları sonucu.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder