İMAM HATİP MEZUNLARI İLE
İLK KEZ İSTİHKAM OKULUNDA TANIŞMIŞTIM
1964
Yılı Ekim ayında yedi yıllık ayrılıktan sonra cebimde iki Cambridge mühendislik
diploması, arkamda bir Afrika otostop seyahati (1960 yazında 12 700 km Cape Town –
Kahire arasında) ve bir yıl süren başkanı olduğum bir tetkik gezisi (Cambridge
Afro- Asian Expedition, 1961 – 1962, 44 500 km ) olmak üzere yedek subaylığa yönelik
temel eğitim almak üzere İstihkam Okuluna teslim olmuştum. Kırkar kişilik üç
takım idik. Üçüncü takımda yedi İmam Hatip Mezunu arkadaş vardı. Birkaç gün geç
gelmişler ve kendi aralında adeta dışa kapalı bir grup oluşturmuşlardı.
Kendileri dışında bizlerle pek konuşmazlardı.
Çok
farklı bir eğitim aldıkları ve çok farklı kişiler olduklarını anlamıştık. Altı
ay boyunca hiçbiri ile bir arkadaşlık kuramadık. Hiçbir spor faaliyetine ve
özellikle benim sorumlusu olduğum Moral Gecesi çalışmalarına katılmadıklarını
çok iyi hatırlıyorum.
25
Eylül 2016 tarihli BİRGÜN gazetesinde manşet üstünden verilen bir haber vardı:
“Halk İmam Hatiplere direniyor”
Gazetenin
asıl manşeti ise şöyle: “Laikliği Kazanacağız” Polis bir takım olaylara karışan
ve laiklik için bildiri dağıtan 20 Haziran Hareketi üyesini gözaltına almış.
15
Temmuz’da darbeci tanklara karşı birleşen halk yine ayrışıyor mu, diye
endişelendim.
En
yakın mesai arkadaşım İmam Hatip Okulu mezunu. O bana İslam hakkında çok şey
öğretti ben de ona Demokrat Parti yanı sıra ATATÜRK’ü tanıttım ve ATATÜRK adını
kullanmasını (yalnız Mustafa Kemal yerine) telkin ettim.
Şu
sözlerini hiç unutmam: “Sizinle tanışmadan önce ATATÜRK’ü alkolik ve eşcinsel
diye tanıtmışlardı bizlere.” İmam Hatip Okullarında verilen eğitimin sonucu mu
acaba?
İmam
Hatip Okullarını Demokrat Parti Hükümetleri kurdu. 1951 – 1959 yılları arasında
19 okul açılmıştı. İlk mezunlarını İstihkam Okulunda görmüştüm, uzaktan ! Kendi
dünyalarında yaşayan kesinlikle saldırgan olmayan kişilerdi. 2016 yılında halk
İmam Hatiplilere direniyorsa bunun nedeni, mezunlarının toplumda ayrışım
(ikilik) oluşturuyor olmaları.
Laikliğe
gelince… Gazetenin manşetindeki sözcüğü yadırgıyorum. Neden ve kimlerden
kazanacağız laikliği?
Din
ve devlet işlerinin ayrılması, devlet dahil hiçbir kuruluş ya da kişinin
başkasının dini inançlarına karışmaması anlamına gelen laikliği 2016 yılında
kazanmak zorunda olmamalıyız.
Laiklik
günlük yaşamın doğal bir unsuru olmalı ve öyle kabul edilmeli. Dolayısı ile
vatandaşlara dini bir takım uygulamalar dayatılmamalı, Said Nursi’nin 1922
yılında Ankara’ya geldiğinde milletvekillerinin hepsinin namaz kılmadığını gördüğü
zaman yaptığı gibi. Nursi, “Namaz kılmayan haindir” diye tutturmuştu. Bu gibi
çağdışı beyanları hoşgörü ile karşılamamalı, izin vermemeliyiz.
Son
yıllarda Yurtta Sulh – Cihanda Sulh ilkesinden çok uzaklaştık. Bunun çok yanlış
olduğunu düşünüyorum. Yurtta sulh olmadan Cihanda Sulha da soyunamayız.
İşte
bütün bu nedenlerle bölünmemeye özen göstermeli, İmam Hatiplileri de laik
ilkelere inanan vatandaşlarımıza da eşit uzaklıkta (ama olabildiğince yakın)
durmalıyız.
Öyle
bir coğrafyada, bizi sevmeyen o kadar çok sayıda komşuların (uzak komşular
dahil) arasında yaşıyoruz ki, hiç bölünmeden devamlı bir milli final maçı
heyecanı ile yaşamalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder