4 Nisan 2017 Salı

HİLAFETİ GERİ GETİREBİLECEK GÜÇ "Mehmet Arif DEMİRER" ANAYURT Gazetesi, 28 Mart 2017

HİLAFETİ GERİ GETİREBİLECEK GÜÇ
Mehmet Arif DEMİRER
ANAYURT Gazetesi, 28 Mart 2017
Hilafetin geri getirilmesi konusuna, TBMM’de 29 Kasım 1955 gecesi Menderes tarafından DP Grubu toplantısında değinilmişti. Menderes, TBMM’nin yüzde doksanını oluşturan DP Grubu üyelerine (488 milletvekili), “Siz o kadar güçlüsünüz ki, isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz” demişti. (Aslında Yassıada’ya getirtilen Zabıtlarda böyle bir cümle yok?)
Menderes, bugün bir takım kişilerin olduğu gibi Osmanlı özlemi ile yanıp tutuşmuyor, hilafetin geri getirilmesi gibi imkansız bir şeyi ise kesinlikle istemiyordu. O, sadece TBMM’nin yüzde doksanını oluşturan bir grubun gücünün ölçüsünü tanımlıyordu: İsterse hilafeti bile geri getirebilecek kadar güçlü.
1954 seçimlerinde tüm Demokrat Parti milletvekilleri adayları yerel yoklama ile seçilmişlerdi. Daha sonra, 1957 seçimlerinde başlayarak adayların Genel Merkez tarafından belirlenme sistemi Türk siyasetine kanser gibi girdi ve yerleşti. Bugün adayları genel başkanlar birer birer tespit ediyorlar.
16 Nisan günü 80 milyon T. C. vatandaşı ülkenin geleceği ile ilgili çok önemli bir karar vereceklerdir: EVET ya da HAYIR. EVET demeyi düşünenler Çanakkale 1915’i anlatırken bile olay ile yakından uzaktan bir ilişkisi olmayan Abdülhamit’i hatırlamak ölçüsünde Osmanlı özlemi içindeler. Onlar için Çanakkale 1915’de Mustafa Kemal Yok, Abdülhamit Var. Abdülhamit ile Çanakkale 1915 arasında nasıl bir bağ kuruyorlar anlamış değilim.
16 Nisan’da çıkacak EVET oyu ile, Menderes’in bahsettiği, 25 milyon T. C. vatandaşının gerçek temsilcileri olan milletvekillerinin yüzde doksanının gücü, bir kişiye sunulmuş olacak.  
16 Nisan oylamasında % 51 EVET oyu böylesine dramatik bir gelişmek için yeterli. Cumhurbaşkanı ise çok büyük bir başarı sonucu olarak % 60 hedefini koyuyor.
Diyelim ki % 60 EVET çıktı. Yüzde kırk HAYIR’ı ne yapacağız? Ya da % 55 ve 45 gibi bir bölünme herkesi rahatsız etmeyecek mi? % 40 ya da daha yüksek bir HAYIR oyuna rağmen kabul edilmiş sayılacak yeni bir ANAYASA, gerçekten 80 milyonu kucaklayacak bir anayasa olacak mı? Yoksa 1961 anayasasında olduğu gibi toplumun yarısı tarafından benimsenmemiş olarak kalacak mı? Son soru: % 51 EVET oyu ile bile kabul edilmiş bir anayasanın tek kişiye sunacağı güç, Menderes’in 29 Kasım 1955 gecesi bahsettiği güç,  sakıncalı değil mi?
Bakınız Gazi Mustafa Kemal, 19 Ocak 1923 günü İzmit’te halk ile yaptığı sohbette Meclis’in gücünü tek bir adama teslim etmesi konusunda neler söylemiş:
“…yakında çıkmış bir kitap gördüm. Bu kitaba vaz’ı imza edenin Hoca Efendilerden biri olduğunu anladım. O diyor ki, ‘Meclis Halifenindir.’
“EFENDİLER, BU KADAR SAKAT MANASIZ BİR ŞEY OLAMAZ. BU; DÜNYADA BENLİĞİNİ, İNSANLIĞINI VE HAKİMİYET-İ MİLLİYESİNİ ANLAMIŞ BİR HEYET-İ İÇTİMAİYENİN HİÇBİR VAKİT KABUL EDEMEYECEĞİ BİR SAFSATADIR…   
“Meclis Halifenin değildir ve olamaz. Meclis yalnız milletindir. Ve ancak milletin vekillerinden mürekkeptir. Milletin verdiği salahiyet ve vezaifi ifa eden zevattan ibarettir. Binaenaleyh yalnız ve yalnız milletindir ve Meclis ancak milletin emrine mutavaat etmek mecburiyetindedir… O kitabı yazan Hoca Efendinin vezaif-i Hilafeti tetkik ve ifade etmek için karıştırdığı kitaplar Yezid zamanında yazılmış olan kitaplardır. O Yezid ki, Halife unvanı ile dünyanın en zalim ve müstebit hükümdarıydı. Binaenaleyh o kitaplarda vezaif-i Hilafet olarak yazılmış olan şeyler Yezid’in vezaif-i saltanat-ı müstebiddanesidir.”        
“Millet, hakimiyetini elinde tutuyor ve ancak hakimiyetinden icabı kadarını tatbik etmek üzere Millet Meclisi’nin heyet-i umumiyesini tavzif ediyor.
“FAKAT BİR TEK ADAMA SALAHİYET VERİLEMEZ.” NOKTA !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder