10 Mayıs 2016 Salı

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ’nde Dopdolu Bir Gün, 06 Mayıs 2016 & ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ WEB Sayfasında Bulunan Metin; Mehmet Arif DEMİRER

ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ’NDE DOPDOLU BİR GÜN, 06 MAYIS 2016
Mehmet Arif DEMİRER
Türkiye’nin çatısında 1 400 dönüm arazide yükselmiş bir irfan abidesi. Sloganı da “Işığa Karışın” Bkz. https://www.ardahan.edu.tr/?id=15&baslik=Tanitim_Videosu#arubaslik
Saat 15:00. Ardahan ve Kars Kafkas Üniversiteleri Rektörlerinin açılışını yaptıkları toplantıda önce Gazi Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Tural konuştu ve 2. Dünya Savaşı’nda çıkarılan kanunları anlattı: 1940 yılında Milli Korunma, 1942 yılında Varlık Vergisi ile 1943 yılında Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunları.  Ayrıca başka ülkelerden örnekler de vererek ekmek dağıtımında uygulanan karne sistemini açıkladı.
Ardından ben İngiltere Başbakanı Churchill’in; Adana’ya gelerek Yenice tren istasyonunda 31 Ocak 1943 günü yazdığı ve Sabah Esinleri olarak tanımladığı yazıda, “asla” sözcüğünü kullanarak, yapmayacağını T. C. Cumhurbaşkanına taahhüt ettiği şeyi yaparak Türkiye’yi, TSK güçlendirilmeden savaşa girmeye zorlamasını ve Türkiye bu dayatmaya boyun eğmeyerek savaşa girmeyince nasıl küstüğünü ve Türkiye’yi kuzey komşusunun talepleri (Kars, Ardahan ve Boğazlarda ortak yönetim) karşısında nasıl yalnız bıraktığını anlattım.
Churchill’in küstüğü tarih 3 Şubat 1944’den 2 Yıl 2 Ay ve 2 Gün sonra ABD’nin yeni başkanı Truman’ın Sovyetlerin Türkiye iler ilgili niyetlerinin ne olduğunu nihayet doğru anlayarak            5 Nisan 19466 günü Missouri savaş gemisini İstanbul’a göndermesi ile Türkiye’nin; bu haksız yalnızlıktan çıktığını anlattım ve 1946 – 1952 döneminde CHP – DP arasında var olan Milli Dış Politika sayesinde 18 Şubat 1952 tarihinde NATO üyesi olarak güvenliğini sağladığını belirttim. Türkiye’de bugün Milli Dış Politikanın olmadığını vurguladım.
Saat 20:00’de KKTC Yakın Doğu Üniversitesinin Kurucu Rektörü Sayın Suat Günsel’e, Ardahan Üniversitesi’nin verdiği Fahri Doktora töreni vardı. Ben 1993 yılında Sn. Günsel ile Yakın Doğu Üniversitesini kurmakta olduğu günlerde söyleşi yapmış ve hedeflerinin ne olduğunu öğrenerek FROUM Dergisinin Özel Kıbrıs sayısında yayımlamıştım. Derginin o sayısından bir suret çıkararak Sn. Günsel’e takdim ettim. Törende açıklandı, 1993 hedefleri kat be kat aşılarak Yakın doğu Üniversitesi 2016 yılında 106 değişik ülkeden gelen 30 bin öğrenciye eğitim veren kocaman bir abide olmuş. Sayın Suat Günsel’i yürekten kutluyorum.
7 Mayıs günü 600 km yol kat ederek, önce Posof’a gittik, Türközü kapısından Gürcistan’a geçtik, Ahıska Türklerinin memleketini gezdik, daha sonra Kars’a kadar uzanarak Ani harabelerini gördük. Selçukluların bugün Ermenistan sınırında bulunan Anadolu’da 1071 yılında yaptıkları ilk cami olan sekizgen minareli Menuçer Camii hayranlıkla izledik.
Ardahan’a dönerken, Diasporanın güdümündeki Ermenistan’ın, anlamsız ve temelsiz soykırım iddialarından ve Karabağ sevdalarından vazgeçerek Türkiye ve Azerbaycan ile normal komşuluk ilişkilerini başlatması sonucu bu coğrafyanın hızla gelişeceğini düşündük.
Akşam Ardahan’da canlı müziği de olan bir kebapçıya gittik. Bizimki dahil 8 masa vardı. Üçünde genç, son derece şık Ardahanlı bayanlar, diğer dört masada ise çocukları ile gelmiş aileler vardı. Ardahanlı hanımlar arasında tek tük (her masada bir kişi) türbanlılar da vardı. Böyle bir tabloya bugün Bodrum’da bile rastlayamazsınız. İşte Türkiye’nin çatısı böyle.
Bu yöre hakkında sonsöz, Kazım Karabekir’in Stalin’in Kars-Ardahan toprak talepleri ve Boğazlarda ortak yönetim dayatması hakkında 20.12.1945 günü TBMM konuşmasından:                                                                                                                   
“Boğazlar; milletimizin hakikaten boğazıdır. Oraya el saldırtmayız… Kars yaylası da millî bel kemiğimizdir. Kırdırırsak yine mahvoluruz.”
***
ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ WEB SAYFASINDA BULUNAN METİN:
“İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye: 1943-1945 Yıllarında Türkiye’nin Yalnızlığı konusunu anlatan Mehmet Arif Demirer, İkinci Dünya Savaşı’nın uzun bir savaş olduğunu çok uzaklarda başladığını, çok örnekleri ile çifte standart uygulandığını söyledi. Türkiye’nin sürekli savaşın taraflarınca savaşa sokulmak istendiğini, bu süreçte üst düzey görüşmelerin hem Türkiye’de hem de Türkiye dışında birçok görüşmenin yapıldığını vurguladı. Mehmet Arif Demirer, Türkiye’ye savaşa girmesi halinde ordunun destekleneceğini ve birçok ihtiyacının karşılanacağının vaat edilmesine rağmen Türkiye’nin savaşa fiilen girmediğini belirtti.”
NOT: Yukarıda Bold olarak verilen 2 cümle, benim söylediklerimin tam tersi idi.
Benim söylediklerimin özeti: (7 Mayıs günü e posta ekinde Ardahan Üniversitesi yetkilisine gönderdiğim metin)
“İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye: 1943-1945 Yıllarında Türkiye’nin Yalnızlığı konusunu anlatan Mehmet Arif Demirer, İkinci Dünya Savaşı’nın uzun bir savaş olduğunu, Türkiye’den çok uzaklarda başladığını, ancak, 28 Ekim 1940 ile 25 Ağustos 1941 tarihleri arasında 300 günde Türkiye’nin, İran dahil tüm komşularının savaşa girmiş/bulaşmış olmaları sonucu, bu uzak savaşın Türkiye’nin etrafını tamamen sardığına işaret etti.
“Demirer, daha önce Sovyetler Birliği, İngiltere ve Fransa ile antlaşmalar imzalamış olan Türkiye’nin, 18 Haziran 1941 tarihinde imzalanan Türkiye – Almanya Dostluk Antlaşması ile savaşan tarafların tümü ile Dostluk ya da Karşılıklı Yardım Antlaşmaları bulunan ve savaş dışı kalan dünyadaki tek ülke olduğunu açıkladı.
“30-31 Ocak 1943 tarihinde Adana’ya gelen, Yenice tren istasyonunda Cumhurbaşkanı İnönü, Başbakan Saracoğlu ve Genelkurmay Başkanı Çakmak ile görüşmeler yapan Churchill ve İngiltere Genelkurmay Başkanı, önce TSK’nın eksikliklerinin giderileceğini daha sonra savaşa girip girmeme konusunda Türkiye’nin karar vereceğini sözlü ve yazılı olarak açıklamışlardı.
“Buna rağmen ve taahhüt edilen malzeme ancak % 4 oranında teslim edilebilmiş iken, 4 – 7 Aralık 1943 tarihleri arasında toplanan Kahire Konferansında Churchill, Türkiye’yi 15 Şubat 1944 tarihinde mutlaka savaşa girmeye zorlamış, Türkiye’nin talep ettiği asgari malzemeyi de veremediği için savaşa girmeyen Türkiye’yi YALNIZLIĞA sürüklemiş ve Sovyetler Birliğinin toprak (Kars – Ardahan) ve Boğazlarda ortak yönetim talepleri ile yapayalnız bırakmıştı.
“Türkiye bu yalnızlıktan 5 Nisan 1946 günü yeni ABD Başkanı Truman’ın, Türkiye’ye yönelik Sovyet niyetlerinin ne olduğunu doğru algılayarak İstanbul’a dünyanın en büyük savaş gemisi Missouri’yi  göndermesi sonunda çıkmış ve yeni kurulan Demokrat Parti ile CHP’nin ortak Milli Dış Politika anlayışı sayesinde 18 Şubat 1952 tarihinde NATO üyesi olarak güvenliğini sağlamıştır.
“1998 yılında İnönü Vakfı’nın Kahire düzenlediği uluslararası bir panelde konuşan Amerikalı bilim adamı Prof. Weisband, Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı dış politikası hakkında Bildirisinin sonunda şu çok önemli tespiti yapmıştır:
“Kahire Konferansında İnönü ilahi bir gerçekçilik göstererek yalnız Türkiye’yi değil bütün Batı dünyasını korumayı başardı. Bu başarının önemini algılamamız için Soğuk Savaşı yaşamamız ve sonunu görmemiz gerekti.
“İşte bu, Kahire Konferansının tarihi öneminin ve dünyanın geleceğine etkisinin ölçüsüdür. Savaşta Türkiye’nin tarafsızlığı yalnız Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen bütünlüğünü değil, savaştan sonra yaşanacak olan barışı da korumuştur.”
Düzeltme yapıldıktan sonra benim konuşmamın özeti Web sayfasında şöyle yer aldı:
İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye: 1943-1945 Yıllarında Türkiye’nin Yalnızlığı konusunu anlatan Mehmet Arif Demirer, İkinci Dünya Savaşı’nın uzun bir savaş olduğunu, Türkiye’den çok uzaklarda başladığını, ancak, 28 Ekim 1940 ile 25 Ağustos 1941 tarihleri arasında 300 günde Türkiye’nin, İran dahil tüm komşularının savaşa girmiş/bulaşmış olmaları sonucu, bu uzak savaşın Türkiye’nin etrafını tamamen sardığına işaret etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder