ARDAHAN
ÜNİVERSİTESİ’NDE DOPDOLU BİR GÜN, 06 MAYIS 2016
Türkiye’nin çatısında 1
400 dönüm arazide yükselmiş bir irfan abidesi. Sloganı da “Işığa Karışın” Bkz. https://www.ardahan.edu.tr/?id=15&baslik=Tanitim_Videosu#arubaslik
Saat 15:00. Ardahan ve
Kars Kafkas Üniversiteleri Rektörlerinin açılışını yaptıkları toplantıda önce
Gazi Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Tural
konuştu ve 2. Dünya Savaşı’nda çıkarılan kanunları anlattı: 1940 yılında Milli
Korunma, 1942 yılında Varlık Vergisi ile 1943 yılında Toprak Mahsulleri Vergisi
Kanunları. Ayrıca başka ülkelerden
örnekler de vererek ekmek dağıtımında uygulanan karne sistemini açıkladı.
Ardından ben İngiltere
Başbakanı Churchill’in; Adana’ya gelerek Yenice tren istasyonunda 31 Ocak 1943
günü yazdığı ve Sabah Esinleri olarak tanımladığı yazıda, “asla” sözcüğünü
kullanarak, yapmayacağını T. C. Cumhurbaşkanına taahhüt ettiği şeyi yaparak
Türkiye’yi, TSK güçlendirilmeden savaşa girmeye zorlamasını ve Türkiye bu
dayatmaya boyun eğmeyerek savaşa girmeyince nasıl küstüğünü ve Türkiye’yi kuzey
komşusunun talepleri (Kars, Ardahan ve Boğazlarda ortak yönetim) karşısında
nasıl yalnız bıraktığını anlattım.
Churchill’in küstüğü
tarih 3 Şubat 1944’den 2 Yıl 2 Ay ve 2 Gün sonra ABD’nin yeni başkanı Truman’ın
Sovyetlerin Türkiye iler ilgili niyetlerinin ne olduğunu nihayet doğru
anlayarak 5 Nisan 19466 günü
Missouri savaş gemisini İstanbul’a göndermesi ile Türkiye’nin; bu haksız yalnızlıktan
çıktığını anlattım ve 1946 – 1952 döneminde CHP – DP arasında var olan Milli
Dış Politika sayesinde 18 Şubat 1952 tarihinde NATO üyesi olarak güvenliğini
sağladığını belirttim. Türkiye’de bugün Milli Dış Politikanın olmadığını
vurguladım.
Saat 20:00’de KKTC Yakın
Doğu Üniversitesinin Kurucu Rektörü Sayın Suat Günsel’e, Ardahan
Üniversitesi’nin verdiği Fahri Doktora töreni vardı. Ben 1993 yılında Sn.
Günsel ile Yakın Doğu Üniversitesini kurmakta olduğu günlerde söyleşi yapmış ve
hedeflerinin ne olduğunu öğrenerek FROUM Dergisinin Özel Kıbrıs sayısında
yayımlamıştım. Derginin o sayısından bir suret çıkararak Sn. Günsel’e takdim
ettim. Törende açıklandı, 1993 hedefleri kat be kat aşılarak Yakın doğu
Üniversitesi 2016 yılında 106 değişik ülkeden gelen 30 bin öğrenciye eğitim
veren kocaman bir abide olmuş. Sayın Suat Günsel’i yürekten kutluyorum.
7 Mayıs günü 600 km yol kat ederek, önce
Posof’a gittik, Türközü kapısından Gürcistan’a geçtik, Ahıska Türklerinin
memleketini gezdik, daha sonra Kars’a kadar uzanarak Ani harabelerini gördük.
Selçukluların bugün Ermenistan sınırında bulunan Anadolu’da 1071 yılında
yaptıkları ilk cami olan sekizgen minareli Menuçer Camii hayranlıkla
izledik.
Ardahan’a dönerken,
Diasporanın güdümündeki Ermenistan’ın, anlamsız ve temelsiz soykırım
iddialarından ve Karabağ sevdalarından vazgeçerek Türkiye ve Azerbaycan ile
normal komşuluk ilişkilerini başlatması sonucu bu coğrafyanın hızla
gelişeceğini düşündük.
Akşam Ardahan’da canlı
müziği de olan bir kebapçıya gittik. Bizimki dahil 8 masa vardı. Üçünde genç,
son derece şık Ardahanlı bayanlar, diğer dört masada ise çocukları ile gelmiş
aileler vardı. Ardahanlı hanımlar arasında tek tük (her masada bir kişi)
türbanlılar da vardı. Böyle bir tabloya bugün Bodrum’da bile rastlayamazsınız.
İşte Türkiye’nin çatısı böyle.
Bu yöre hakkında sonsöz,
Kazım Karabekir’in Stalin’in Kars-Ardahan toprak talepleri ve Boğazlarda ortak
yönetim dayatması hakkında 20.12.1945 günü TBMM konuşmasından:
“Boğazlar; milletimizin
hakikaten boğazıdır. Oraya el saldırtmayız… Kars yaylası da millî bel
kemiğimizdir. Kırdırırsak yine mahvoluruz.”
***
ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ WEB
SAYFASINDA BULUNAN METİN:
“İkinci Dünya Savaşı ve
Türkiye: 1943-1945 Yıllarında Türkiye’nin Yalnızlığı konusunu anlatan Mehmet
Arif Demirer, İkinci Dünya Savaşı’nın uzun bir savaş olduğunu çok uzaklarda
başladığını, çok örnekleri ile çifte standart uygulandığını söyledi. Türkiye’nin
sürekli savaşın taraflarınca savaşa sokulmak istendiğini, bu süreçte üst düzey
görüşmelerin hem Türkiye’de hem de Türkiye dışında birçok görüşmenin
yapıldığını vurguladı. Mehmet Arif Demirer, Türkiye’ye savaşa girmesi halinde
ordunun destekleneceğini ve birçok ihtiyacının karşılanacağının vaat edilmesine
rağmen Türkiye’nin savaşa fiilen girmediğini belirtti.”
NOT: Yukarıda Bold
olarak verilen 2 cümle, benim söylediklerimin tam tersi idi.
Benim söylediklerimin
özeti: (7 Mayıs günü e posta ekinde Ardahan Üniversitesi yetkilisine
gönderdiğim metin)
“İkinci Dünya Savaşı ve
Türkiye: 1943-1945 Yıllarında Türkiye’nin Yalnızlığı konusunu anlatan Mehmet
Arif Demirer, İkinci Dünya Savaşı’nın uzun bir savaş olduğunu, Türkiye’den çok
uzaklarda başladığını, ancak, 28 Ekim 1940 ile 25 Ağustos 1941 tarihleri
arasında 300 günde Türkiye’nin, İran dahil tüm komşularının savaşa
girmiş/bulaşmış olmaları sonucu, bu uzak savaşın Türkiye’nin etrafını tamamen
sardığına işaret etti.
“Demirer, daha önce
Sovyetler Birliği, İngiltere ve Fransa ile antlaşmalar imzalamış olan
Türkiye’nin, 18 Haziran 1941
tarihinde imzalanan Türkiye – Almanya Dostluk Antlaşması ile savaşan tarafların
tümü ile Dostluk ya da Karşılıklı Yardım Antlaşmaları bulunan ve savaş dışı
kalan dünyadaki tek ülke olduğunu açıkladı.
“30-31 Ocak 1943
tarihinde Adana’ya gelen, Yenice tren istasyonunda Cumhurbaşkanı İnönü,
Başbakan Saracoğlu ve Genelkurmay Başkanı Çakmak ile görüşmeler yapan Churchill
ve İngiltere Genelkurmay Başkanı, önce TSK’nın eksikliklerinin giderileceğini
daha sonra savaşa girip girmeme konusunda Türkiye’nin karar vereceğini sözlü ve
yazılı olarak açıklamışlardı.
“Buna rağmen ve taahhüt
edilen malzeme ancak % 4 oranında teslim edilebilmiş iken, 4 – 7 Aralık 1943
tarihleri arasında toplanan Kahire Konferansında Churchill, Türkiye’yi 15 Şubat
1944 tarihinde mutlaka savaşa girmeye zorlamış, Türkiye’nin talep ettiği asgari
malzemeyi de veremediği için savaşa girmeyen Türkiye’yi YALNIZLIĞA sürüklemiş
ve Sovyetler Birliğinin toprak (Kars – Ardahan) ve Boğazlarda ortak yönetim
talepleri ile yapayalnız bırakmıştı.
“Türkiye bu yalnızlıktan
5 Nisan 1946 günü yeni ABD Başkanı Truman’ın, Türkiye’ye yönelik Sovyet
niyetlerinin ne olduğunu doğru algılayarak İstanbul’a dünyanın en büyük savaş
gemisi Missouri’yi göndermesi sonunda
çıkmış ve yeni kurulan Demokrat Parti ile CHP’nin ortak Milli Dış Politika
anlayışı sayesinde 18 Şubat 1952 tarihinde NATO üyesi olarak güvenliğini
sağlamıştır.
“1998 yılında İnönü
Vakfı’nın Kahire düzenlediği uluslararası bir panelde konuşan Amerikalı bilim
adamı Prof. Weisband, Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı dış politikası hakkında
Bildirisinin sonunda şu çok önemli tespiti yapmıştır:
“Kahire Konferansında
İnönü ilahi bir gerçekçilik göstererek yalnız Türkiye’yi değil bütün Batı
dünyasını korumayı başardı. Bu başarının önemini algılamamız için Soğuk Savaşı
yaşamamız ve sonunu görmemiz gerekti.
“İşte bu, Kahire Konferansının
tarihi öneminin ve dünyanın geleceğine etkisinin ölçüsüdür. Savaşta Türkiye’nin
tarafsızlığı yalnız Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen bütünlüğünü değil, savaştan
sonra yaşanacak olan barışı da korumuştur.”
Düzeltme yapıldıktan
sonra benim konuşmamın özeti Web sayfasında şöyle yer aldı:
İkinci Dünya Savaşı ve
Türkiye: 1943-1945 Yıllarında Türkiye’nin Yalnızlığı konusunu anlatan Mehmet
Arif Demirer, İkinci Dünya Savaşı’nın uzun bir savaş olduğunu, Türkiye’den çok
uzaklarda başladığını, ancak, 28 Ekim 1940 ile 25 Ağustos 1941 tarihleri
arasında 300 günde Türkiye’nin, İran dahil tüm komşularının savaşa
girmiş/bulaşmış olmaları sonucu, bu uzak savaşın Türkiye’nin etrafını tamamen
sardığına işaret etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder