26 Eylül 2016 Pazartesi

“ALMANYA’NIN UTANÇ KARNESİ” - Mehmet Arif DEMİRER

“ALMANYA’NIN UTANÇ KARNESİ”
Mehmet Arif DEMİRER
Bu başlık 24 Eylül günü KARAR Gazetesi’nin manşeti idi. KARAR’daki.habere göre Almanya’da; her yıl 10 bin ırkçılık/İslamofobik suçu işleniyor, her hafta bir camiye saldırı düzenleniyormuş. 2013’e kıyasla ırkçı müdahaleler % 87 artmış, 1991 – 2011 yılları arasında 746 ırkçı cinayet işlenmiş.
KARAR bu durumu “Utanç Karnesi” diye tanımlamış.
Ben çok daha utanılması gereken bir olaydan bahsetmek istiyorum:
2014 yılında yapılmış bir Alman filmi: Im Labyrinth des Schweigens. (Suskunluğun Karanlık  Tünelinde) Her ne kadar labirent sözcüğünün sözlük karşılığı ‘içinden çıkılmaz bir durum’ ise de bu başlıkta, ‘içinde kaybolmanın çok kolay olduğu karanlık bir tünel’ daha uygun bir karşılık.
Filmin öyküsü şöyle: 1959 yılında Frankfurt’ta genç bir savcı edindiği bir bilgiye dayalı olarak Auschwitz Öldürme Kampında görev yapmış bir NAZİ’nin Frankfurt’ta bir devlet ortaokulunda öğretmen olarak çalıştığını tespit ediyor ve Eğitim Bakanlığı’na sunulmak üzere amiri kıdemli savcıya bir dosya sunuyor.
32 yaşındaki savcı o tarihe (1959) kadar Auschwitz’de neler olup bittiğini hiç duymamış !
Dosya üzerinde Eğitim Bakanlığı’nda hiçbir işlem yapılmıyor ve NAZİ öğretmen göreve devam ediyor.
Frankfurt’un başsavcısı, ara kademeleri atlayarak genç savcıyı Auschwitz dosyasını hazırlayıp yargıya taşımak üzere görevlendiriyor ve uyarıyor: “Adenauer Almanya’sında hala NAZİ’ler korunuyor. Elini çabuk tut.  Ben emekli olduktan sonra yerime gelecek kişiden aynı desteği göremeyebilirsin.”
Gerçekten de genç savcının topladığı somut delillere ve tanık beyanlarına rağmen 19 NAZİ hakkında İddianame dosyaları hazırlanması ve yargılamaların başlaması 1963 yılına kadar sürüyor. Davalar 1963 yılında, çeşitli engellemeler ile mücadele sonunda açılabiliyor.
Bu arada Alman polisi iki azılı NAZİ’nin yakalanarak Almanya’ya getirilmesi konusunda çok isteksiz kalıyor. İsrail’in gizli örgütü Mossad ise Eichmann’ı Arjantin’de bulup İsrail’e getiriyor, yargılıyor ve idam ediyor.
Güney Amerika’da yaşayan ve sık sık Almanya’ya gelerek ailesinin ticari işleri ve hatta herkesin gözü önünde vefat eden babasının cenazesi ile ilgilenen, Auschwitz’in ünlü katil ve işkenceci doktoru Dr. Mengele normal hayatını sürdürüyor ve 1979 yılına kadar yaşıyor.
Bu filmi ben yapmadım ama en az 20 kez izledim ! Almanların utanılacak tarihleri ile nasıl yüzleştiklerini daha doğrusu yüzleşmeye çalışırken nasıl zorlandıklarını ezberlemek için…
Şimdi gelelim bu AYIPLI ülkenin parlamentosunun 2 Haziran 2016 tarihinde Türkiye’yi soykırımcı ilan eden yüz karası Kararına.
Bu karar karşısında biz ne yaptık?  Kısa cevap: HİÇ BİR ŞEY.
Bu da tam bize yakışan bir başarısızlık örneği…
2 Haziran – 15 Temmuz arasında hiçbir mazeretimiz de yoktu. 
15 Temmuz’dan sonra ise yattık kalktık Fethullah Gülen ile.
Yazık oluyor bu millete.
Haklılığını bu ölçüde (HİÇ) savunamamayı hakketmiyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder